NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
50 - (2856) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
سهيل، عن أبيه،
عن أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "رأيت
عمرو بن لحي
بن قمعة بن
خندف، أبا بني
كعب هؤلاء، يجر
قصبه في النار".
{50}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû
Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
«Şu Ka'b oğullarının
babası Amr b. Luhay b. Gamca b. Hindif'î cehennemde bağırsaklarını sürüklerken
gördüm.» buyurdular.
51 - (2856) حدثني
عمرو الناقد
وحسن
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال عبد:
أخبرني. وقال
الآخران:
حدثنا) يعقوب -
وهو ابن
إبراهيم بن سعد
- حدثنا أبي عن
صالح، عن ابن
شهاب. قال:
سمعت سعيد بن
المسيب يقول:
إن البحيرة
التي يمنع درها
للطواغيت،
فلا يحلبها
أحد من الناس.
وأما السائبة
التي كانوا
يسيبونها
لآلهتهم، فلا
يحمل عليها
شيء. وقال ابن
المسيب: قال
أبو هريرة: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "رأيت
عمرو بن عامر
الخزاعي يجر
قصبه في
النار. وكان
أول من سيب
السيوب".
{51}
Bana Amru'n-Nâkıd ile
Hasen El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Abd : Ahberanî, ötekiler:
Haddesena tâbirlerini kullandlar. Dedilerki): Bize Yakub (bu zat İbni İbrahim
b. Sa'd'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan
naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Saîd b. Müseyyeb'i şunu söylerken işittim:
Bahira, şeytanlar için
sağılmaktan menedilen devedir. Onu insanlar'dan kimse sağamaz. Sâibe ise,
Arabların ilâhları için bıraktıkları devedir. Onun üzerinde hiç bir şey
taşınmaz.
İbni Müseyyeb demişki:
Ebû Hureyre şunu söyledi: ResûIuIlah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Ben Amr b. Âmir
El-Huzâî'yi cehennemde bağsrsaklarını sürürken gördüm, Bu adam ilk sâibe
bırakan adamdır.» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbu'l-Menâkıb»'de tahric etmiştir.
Câhiliyet devrinde
Arablar deve beşinci yavruyu doğurduktan sonra, o hayvanın kulağını yarar,
artık ona binmeyi ve o hayvanın sütünü haram sayarlardı. Putlarına ta'zim için
hayvanın suya ve mer'aya gitmesine mani olunmazdı. Bu deveye bahîra denilirdi.
Bir adam seferinden
dönersem yahut hastalığımdan iyileşirsem, devem sâibe olsun, diye nezrederdi.
Artık bu hayvandan istifâde dahi haram sayılırdı.
Buhârî saibeyi
Arabların putları için tahsis ettikleri deve mânâsına almıştır. Arablar sığır
ve koyundan da bahîra ve sâibe yaparlardı. Ancak hüküm bu hayvanların yalnız
dişilerine mahsustu. Hayvanın binmesi, yavrusu, yün ve yapağısı putun olur,
sütü ile menfaati erkeklere mahsus kalırdı. Kadınlar bundan istifâde
edemezlerdi.
İbni Abbâs
Hazretlerinin beyânına göre, dişi deve beşinci yavruyu erkek doğurursa, o
yavruyu keserler ve erkek kadın hep berabbr yerlermiş. Dişi doğurursa, devenin
kulağım yararlar, ona bâhira derlermiş. Arablarda deveyi sâibe yapmak âdeti Amr
b. Âmir'den kalmıştır.
Arablar arasında İsmail
(Aleyhisselâm)'ın dinini ile değiştiren, put diken, sâibe ve bahîra âdetini ilk
çıkaran kimse, bu adamdır.
Şam'dan Hübel denilen
putu Mekke'ye getirerek dikmiş, halkı ona ibâdet ve ta'zime teşvik etmiştir.
Kendisi cömert bir adam olup, fakir fukarayı doyurduğu ve giydirdiği için
Arablar üzerinde büyük nüfuzu varmış. Çok defa hac mevsiminde on bin deve
keser, fukaraya on bin hülle giydirirmiş.
Fakat hadîs-i şerif den
anlaşılıyor ki, hiç bir kâfire âhirette dünyevî iyilikleri fayda vermeyeceği
gibi, buna da bütün bu yaptıklarının zerre kadar faydası olmamış. Resûlullalı
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisini cehennemde bağırsaklarını sürüklerken
görmüştür.